Ne yazacağımı bilmeden yazmak geliyor içimden çağlayanlar
akıyor gürlüyor kelimeler taklalar atıyor kafamda durduramıyorum. Kendimle olamıyorum
baktım ki olmayacak yazmaya karar verdim ne yazacağımı bilemeden konusunu
keşfedemeden aslında çok doluyum yazacak o kadar konu var ki şu anda yazarken bile bir sürü konu geçiyor
aklımdan ve noktalama işaretlerine dikkat etmeden yazıyorum çağlıyor resmen
kelimeler ama şu kurallardan bahsetmek istiyorum önce aslında hep var olanda
bizim hiç uymadığımız kurallardan sadece bizim ülkemizde değil tabi bu
uygulanamayan kurallar ama kendimizi gelişmişliğe yakın hissediyorsak nedir bu
vurdumduymazlık kurallara karşı. Yayaya yol vermiyoruz, iş yaparken nasıl kısa
bitiririz bu işi diye hilesine başvuruyoruz, hiçbir emeğe saygı göstermiyoruz;
çalıyoruz , çırpıyoruz, öldürüyoruz. Varmak istediğimiz nokta nedir ben henüz
anlayamadım ama bir söz var ki duyurmak istediğim geçen gün facebook’da okuduğum ”Biz fakirleri değil zenginleri
doyuramadığımız için açız.” Bu kural konusuna ben kafayı taktım çünkü kurallara
uyan insanlar ki bu insanlar düzene hasret , hakka hasret, nezakete hasret
kurallara uyarken her şeyin aslında ne kadar güzel olacağını düşünürsek biz
uymamak için çaba sarfediyoruz. Elimize ne geçiyor ben anlamadım ki; kırmızı
ışıkta 5sn. önce geçerek, bankada bir insan atlayarak, yaya geçidinde
durmayarak, tabelalardaki uyarı yazılarını sanki dekormuş gibi davranarak ne
kazanıyoruz bilemedim ki. Sonrada yurtdışına çıkan arkadaşlar diyor ki ne kadar güzel bütün kurallara uyuluyor “yaya
geçidine ayağını koyuyorsun trafik duruyor ”e sende yap yaya geçidinde bir
duruş belki bir insana örnek olursun, sende yaşlılara yer ver otobüste belki
bir genci utandırırsın, bir bayan dayak yerken yol ortasında ayır korkma kendi
kız kardeşini koy yerine, iş yerinde daha fazla kazanırken tırtıklarken hesabı
kendini koy müdürün yerine. Bu kural tanımazlık nerden işledi içimize bu kadar
çözemedim henüz sevgisizlik,ilgisizlik arttıkça da bu kural tanımazlık gitgide
büyüyor bulaşıcı hastalık gibi bulaşıyor en iyisine bile “Aman yeter artık ben
bu kadar kurallara uyarken hiç kimse uymuyor ben enayi miyim” zihniyeti
başlıyor. Aslında kuralların, kanunların gerçek anlamda uyulmasıyla oluşacak
düzenin ne kadar huzur verici olabileceğini bir sindirebilsek içimize. Hak yemeden
yaşamanın, rahat uykular uyumanın,
çocuklarımızı haramdan korumanın ne
kadar ulvi olduğunu bir hissedebilsek. Çok paralar kazanmanın bir sonu
olmadığını, yapılan sarayların, giyilen kıyafetlerin, yenen yemeklerin bir
sonunun olmadığını vicdanımıza bir kabul ettirip paylaşabilsek o iç huzura bir
ulaşabilsek bize bahşedilen bu dünyada belki biraz daha huzurla , mutlulukla
yaşar, yeni nesillere bir şeyler bırakabiliriz. Çok mu şey istiyorum acaba?
27 Kasım 2014 Perşembe
5 Kasım 2014 Çarşamba
KİTAP OKUMAK
KİTAP OKUMAK GERÇEKTEN AYRI BİR DÜNYA. HAYATIN ZORLUKLARINDAN UZAKLAŞARAK KENDİNİZE SADECE KENDİNİZİN SIĞABİLECEĞİ BİR DÜNYA YARATIYORSUNUZ.BU DÜNYA SADECE SİZE AİT. OKUYARAK OKUMANIZI, KONUŞMANIZI, UFKUNUZU GELİŞTİREBİLİRSİNİZ. BEN GENELDE ROMAN OKUMAKTAN HOŞLANIRIM. POLİSİYE,GERİLİM,AŞK KONULARI TERCİHLERİM ARASINDADIR.
SON ZAMANLARDA TESS GERRİTSON VE DEBBİE MACOMBER TAKİP ETTİĞİM, KÜTÜPHANEMDE SAKLADIĞIM BİR SERİ. DİĞER KİTAPLARIMI DEĞİŞ TOKUŞ YAPMAKTAN ÇOK HOŞLANIRIM .HERKESİN O KİTABI OKUMASI İÇİN SABIRSIZLANIRIM.
PARALARIMIZ
1 Ocak 2009’da
tedavüle girecek Türk Lirası banknotlarının ön yüzünde Atatürk portreleri
bulunurken, arka yüzlerinde Türk bilim, sanat, edebiyat ve müzik tarihinin önde
gelen isimlerinin portrelerine yer verildi.
Kağıt 5 liraların ön yüzünde Ulu Önder
Atatürk arka yüzünde ise 2009 yılından
beri Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı'nın(1913-1993)
portresi, güneş sistemi, atomun yapısı, DNA ve ilk çağ mağara
resimleri bulunmaktadır.1913 yılında İstanbul’da doğan
Sayılı 1933 yılında Ankara Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdi.1942 yılında
Amerika Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi alanında doktorasını tamamlayarak
“İslam Dünyasında Bilim Kurumları ”tezi ile dünyada bilim tarihi alanında
verilen ilk doktora derecesini almıştır.
2009 yılından beri 10 lira'ların arka
yüzünde ünlü Türk Matematikçisi Cahit Arf'in resmi bulunmaktadır. Cahit
Arf, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus
profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra Robert
Koleji'nde matematik dersleri vermeye başladı. 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve
Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kurulu başkanı oldu. Cahit Arf, cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün
kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği
konusunda yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının
sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin Arf değişmezi ve Arf
halkaları gibi literatürde adıyla anılan çalışmaların yanı sıra “Hasse-Arf
Teoremi” adı ile anılan teoremi matematik bilimine kazandırmıştır ve bu
teoremin denklemi paraya yazılmıştır.
2009 yılından beri 20 liraların arka
yüzünde 20. yüzyılın başlarındaki çalışmalarıyla tanınan ve Birinci Ulusal
Mimarlık Akımı'nın önde gelen isimlerinden olan Türk mimar Mimar Kemaleddin'in
resmi ile birlikte Gazi Üniversitesi’nin rektörlük binasının çizgisel bir
çalışması bulunmaktadır.
2009 yılından bu yana 50 Liralık
banknotların arka yüzünde Türk edebiyatının ve İslam coğrafyasının ilk kadın
romancısı olarak tanınan Fatma Aliye Topuz'un resmi bulunmaktadır. 9
Ekim 1862'de İstanbul'da doğdu. Tarihçi Ahmed Cevdet Paşa'nın
kızıdır. Fransızca ve Arapça dersleri aldı; matematik, hukuk, Arap tarihi ve
felsefesi okudu. Edebi yaşantısına 1889'da George Ohnet'in Volonte adlı
romanını Meram
adıyla çevirerek başladı. 1892 yılında ilk romanı olan Muhadarat'ı yazdı.
2009 yılından bu yana 50
Liralık banknotların arka yüzünde 17. yüzyıl büyük Türk bestekarı Buhurizade Mustafa Itri’nin portresi
bulunmaktadır. Buhûrî-zâde’nin asıl adı Mustafa, Itrî ise mahlasıdır.
“Buhûri”nin güzel kokularla münasebetinden dolayı, yine güzel koku ile nisbeti
olan Itrî mahlasını almıştır. Çiçekçilik ve meyvecilikle uğraştığı için bu
mahlası almış olduğu söylenir. Mûsikî sanatında dehâ mertebesindeki ustalığı,
hat sanatı ile Divan şiirine, Arapça ve Farsça’ya derin vukufundan dolayı çok
iyi bir öğrenim gördüğü anlaşılıyor.
Banknotlarımızın
sonuncusu 200 liranın üzerinde ise 2009 yılından bu yana Anadolu'da Türkçe
şiirin öncüsü olan mutasavvıf bir halk şairi aynı zamanda büyük bir Türk
düşünürü olan Yunus Emre'nin resmi bulunmaktadır. Türk milletinin
yetiştirdiği en büyük tasavvuf erlerinden ve Türk dili ve edebiyatı tarihinin
en büyük şairlerinden biri olan Yunus Emre'nin hayatı ve kimliğine dair hemen hemen hiçbir şey bilinmemektedir. Bilinen hususlar onun Risalet-ün-Nushiyye adlı eserini
H.707 (M.1308) yılında yazmış olması ve H.720 (1321) tarihinde vefat etmesidir.Böylece H.638 (M.1240-1241) yılında doğduğu
anlaşılan Yunus Emre XIII. yüzyılın ikinci yarısıyla XIV. yüzyılın ilk
yarısında yaşamıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)